Cittaslow Türkiye 2. Eko Gastronomi kongresi, Gökçeada’da, sadece yerel ve küçük üreticilerin yer aldığı, iyi, adil ve temiz gıdaların sunulduğu Slow Food Earth Market’in açılışıyla başladı.
Belediye başkanı Ünal Çetin çalışmalarının 1-2 yıl sonrası için değil Gökçeada’nın geleceği için olduğunu ifade etti. Gökçeada’ya özgü ürünlerin sunulduğu iyi, adil ve temiz pazar olan Earth Market – Yeryüzü Pazarını yaşatmak için ellerinden gelenleri yapacaklarını söyledi. Kaymakam Muhittin Gürel Gökçeada’nın Cittaslow üyeliğinin ve açılan Yeryüzü Pazarı’nın çok önemli olduğunu daha önemlisi bunların adalılar tarafından sahiplenilmesi ve sürdürülebilir olması olduğunu söyledi.
Kongreyi 2 yıldır düzenleyen Cittaslow Türkiye Bilim Komitesi üyesi Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven amaçlarının bilimsel ve nesnel olmaları gerektiğini ama bu kongre ve Eko Gastronomi dergisinin iyiliğe, temizliğe ve adilliğe taraf olduğunu söyledi. Bu alanda faaliyet gösteren üniversitelerin uluslararası şirketlere eleman yetiştirmekten daha çok kendi değerlerine sahip çıkmaları gerektiğini ekledi. 3. Cittaslow Türkiye Eko Gastronomi kongresi, Cittaslow Türkiye Bilim Kongresi toplantısında alınan karar doğrultusunda bundan sonra her sene bir Cittaslowda düzenlenecek ve seneye Seferihisar’da düzenlenecek.
Seferihisar Belediye Başkanı ve Cittaslow Türkiye Koordinatörü Tunç Soyer günümüzde kimliklerimizi yitirdiğimizi ancak vicdanlarımızla özgürleşebileceğimizi söyledi. Şavşat’ın dosyasının İtalya Genel Merkezi’ne teslim edildiğini aksi bir durum ortaya çıkmazsa Haziran ayında İtalya’da gerçekleşecek Genel Kurul’da Şavşat’ın üyeliğinin kesinleşeceğini umduğunu belirtti. Soyer sözlerine Nazım Hikmet’in “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.”
dizeleriyle son verdi.
Cittaslow Türkiye Bilim Komitesi üyesi İlker Ünsever’in açılışını yaptığı ilk oturumda Slow Food Fikir Sahibi Damaklar lideri ve Slow Food Türkiye delegesi Defne Koryürek Kadim Zeytin hakkında konuştu. Zeytinin ana yurdu Mardin’de başlatacakları Slow Olive projesiyle zeytin üzerinden üretime ve üreticilere bakış açılarını değerlendireceklerini açıkladı. İkinci oturumda bildiri sunan Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven Gökçeada’daki geleneksel meslekler üzerine uzun yıllardır yaptığı çalışmayı paylaştı. Fenercilik, dokumacılık gibi geleneksel mesleklerin zenginleşme derdiyle değil yaşamak adına yapılan meslekler olduğunu söyledi.
Aynı oturumda sunum yapan İlker Ünsever lakerda, tarhana, kokoreç, midye gibi özgün lezzetleri üreten küçük üreticilerin yemek endüstrisinin güçlendiği günümüzde yaşadığı yasal zorluklara değindi. Yemek endüstrisinin tek amacının kâr elde etmek olduğunu, herkesin hakkı olan yemeğin kâra teslim edilmemesi gerektiğini ve hukukun da kârı değil insanları koruması gerektiğini vurguladı. Yaşamla hukuk çelişirse yaşamın hukuka üstün geleceğini ekledi.